Magda’nın sanayici Günther Quandt’la olan ilk evliliğinin sonlarına doğru bir öğrenciyle ilişkisi olduğunu biliyoruz. Bu da muhtemelen evliliğinin bitmesinde belirleyici etkenlerin başında geliyor. Ancak bu öğrenci hakkında çok az ayrıntı biliyoruz. İşte tam da burada “Reichskanzlerplatz” romanı devreye giriyor. Kitabın ana karakteri ve birinci şahıs anlatıcısı, sonradan Magda Goebbels değil, romanda Hans Kesselbach olarak anılan bu öğrencidir.
Kesselbach eşcinseldir, Magda bunu biliyordur. İlk aşkı, Kesselbach’la birlikte okula giden üvey oğlu Hellmut Quandt’tı. Yine de Magda ve Hans daha sonra bir ilişkiye başladı. Onun için bu, mutsuz evlililiğinde kaçıştı, onun için ise sorulardan korunmaktı. Hans, Quandt’a karşı olan boşanma anlaşmazlığında ona yardım eder, Magda onun yerine geçer ve Nasyonal Sosyalizm altında bir kariyer yapmasına izin verir. Nora Bossong’un romanı karmaşıklıklarla dolu bir kitap.
1920’lerin sonunda Kesselbach, yeni boşanmış Magda’nın dairesindeki salonlarda Nazi seçkinleriyle “geçerken” tanıştı. Bir keresinde Magda’nın piyanosunda Schubert’i çalarken, Adolf Hitler onun arkasında duruyor ve onu övüyor: “Kalbe dokunuyor.” Bu süre zarfında Magda, daha sonra Hitler döneminde propaganda bakanı olacak olan Joseph Goebbels ile de tanıştı. Magda ondan o kadar etkilenir ki, kısa sürede ateşli bir Nasyonal Sosyalist modeli olur ve daha fazla uzatmadan onunla evlenir.
BİR TAKİPÇİ VE ŞÜPHELERİ
Daha sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında Kesselbach’ın şüpheleri giderek arttı. Kendisi de Milano’daki Başkonsolosluğa nakledildi ve burada rejimden biraz daha huzur ve sessizlik elde etmeyi umuyor. Ana fail değil, sistemin takipçisi ve fırsatçı: Son derece kararsız bir figür.
Romanın sade dilinin yanı sıra onun bakış açısından anlatılması da bu kitabın okunmasının rahatsız edici olmasının nedenlerinden biri: eserde her zaman Nazilerin tarafındasınız, Kesselbach her zaman Nazilerin yanında olan kötü şeyleri görecelileştirmenin peşinde ve çevresinde olup bitenleri görmesine rağmen buna devam ediyor. Aynı zamanda, eğer kendisini Nasyonal Sosyalizme karşı daha güçlü bir şekilde ikna etseydi, kendisi de buna daha güçlü bir şekilde karşı çıksaydı, Magda Goebbels olgusunu önleyip önleyemeyeceği konusunda oldukça ümit varken bunu yapmıyor.
CEVABI OLMAYAN SORULAR
Nora Bossong, bu eseri okumanın neden daha fazla direniş olmadığı ve gerçekten bir çıkış yolu olup olmadığı konusunda soruları gündeme getirdiğini “Bunlar kendimize sormamız gereken sorular. Ayrıca bu durumda gerçekten birçok insanın iddia ettiği kadar farklı davranıp davranamayacağımızı da kendimize sormalıyız” şeklinde ifade ediyor. Bu yüzden romanının ana karakteri olarak “vasat” bir insanı seçmesi oldukça kilit bir işlev görüyor.
Nora Bossong, Hans Kesselbach’ın çaresizlik ve fırsatçılık karışımının o zamanın pek çok insanına özgü olduğunu söylüyor. Bunun kitaptaki sonucu Magda’nın ahlaki çöküşüdür. Elbette aynı zamanda Almanya’nın Nasyonal Sosyalizme düşüşünün de sembolü.
Nora Bossong’un bu muazzam eseri, son yıllarda Türk kamuoyunda İkinci Dünya Savaşı’na yönelik ilgiden payına düşeni alıp Türkçemize kazandırılması, düşün hayatımız için önemli bir gelişme olacaktır.