Murat Bardakçı’nın ‘mandolin’ çıkışına yanıt Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi’nden: Erken Cumhuriyet neden mandolini seçti

4 Eylül 2025

Gazeteci Murat Bardakçı, 29 Ekim 2023’te “Köy enstitüleri taraftarı değilim. Köyde mandolin çalmakla ülke kalkındırılmaz. Yetişmiş kişiler vardır ama azdır. Geri kalanı militandır” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözleri sosyal medyada tekrar gündeme gelen ve tepkiyle karşılanan Bardakçı’ya vatandaşlar Köy Enstitüleri müfredatıyla cevap verdiler.

MANDOLİN DEYİP GEÇMEMEK GEREK

Hasan Ali Yücel tarafından kurulan Köy Enstitüleri’nde eğitim alan vatandaşlar hem zihinsel hem de bedensel olarak üretime, yaşama ve topluma hazırlanıyordu. Müfredatında 29 ders bulunan Köy Enstitüleri’nde mandolin çalma eğitimleri de veriliyordu.

Yaylı sazlara geçişte büyük bir kolaylık sağlayan, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim ve kültür atılımının önemli bir parçası olan mandolinin önemini, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Gürer Aykal, Odatv için 2010 yılında yazmıştı. Aykal’ın o yazısı şu şekilde;

“Babam Diyarbakır’da müzik öğretmeniydi. Mustafa Kemal Atatürk ilkelerine ve getirdiği yeniliklere de temelden bağlı bir insandı. O sıralarda belki anlamıyorduk biz kardeşler, ama Atatürk’ün büyüklüğünü yıllar sonra birebir yaşayınca, babamın da büyüklüğünü fark edebildim.

Türkiye, Cumhuriyeti’ni kurduktan ve yüzünü “çağdaş medeniyetlere” dönmeye başladıktan sonra, birçok konuda atılımlar yaptı. Bunlar öylesine kökten ve yapıcı atılımlardı ki, yıkmaya kalkmak bile başka bir Atatürk ihtiyacı doğuracak nitelikteydi.

Müthiş bir kadrosu vardı Mustafa Kemal’in ve bir de gizli “karıncaları”.

Hitler rejiminden ürküp de kaçan Alman Yahudileri, Türkiye’nin her tarafında kültür, sanat, ekonomi, vatandaşlık ilkeleri, ülkeyi sevmek, ulus olmak yolunda yeni kurulan Cumhuriyet’e destek veriyordu.

O zamanlar küçük bir ayrıntı gibi gelen, ama şimdilerde bakıldığında müthiş bir devrim olan “mandolin” adındaki küçücük müzik aletinin ne gibi büyük “devler” ortaya çıkaracağından pek haberimiz yoktu.

O zaman sorgulamak gerekti. Neden Cumhuriyetin ilk yıllarında orta öğretimde müzik enstrümanı olarak mandolin tercih edilmişti?

Mandolin, batılıların lut, bizim ud dediğimiz enstrüman ailesindendir. 17. ve 18. Yüzyıllarda İtalya’da ortaya çıkmıştır. Napoli’de üretilen ve dünyaya 19. Yüzyılda adını duyuran bir çalgıdır. Prototipi, 14. Yüzyıla kadar dayanan ve o sıralarda mandore olarak anılan bir müzik aletiyken, daha sonra lut ailesine yaklaşarak mandolin olarak tüm dünyaya yayılmıştır.

Bunlar mandolin için herhangi bir internet sitesinde bulunabilecek teknik ve tarihsel bilgiler, ancak mandolinin çocukların müzik eğitiminde ne denli önemli olduğunu anlatmak için küçük bir noktayı aydınlatmakta yarar var.

Mandolin, yaylı sazlara, özellikle de kemana geçişte müthiş bir kolaylık sağlamasıyla tanınır ve bilinir. Bu yüzden de müziğe saygısı olan tüm dünya ülkelerinde ilk ve ortaöğretim çağındaki çocukların öğrenmesi teşvik edilir.

Çalgıların nota veya akor basmak için kullanılan uzantılarına “tuş” denir. Keman ile mandolinin tuş ölçüleri aynıdır. Mandolinde tuş bölümü perdelerle ayrılmışken, kemanda bu bölüm düzdür.

İşte mandolin üzerinde çalışan ve eğitilen parmaklar, kemana geçtiği zaman bir yabancılık çekmez. Bu da mandolinin yaylı sazlara geçişteki kolaylığını açıklar.

Mandolinden diğer telli sazlara geçiş de aynı şekilde kolaylık sağlar.

Daha sonraları mandolinin yerini önce “melodika”, ardından da günümüzde modern kaval diyebileceğimiz “blok flüt” almıştır.

Her iki müzik aletinin de, mandolinin yerine geçmesi, hatta mandolin ile aynı kategoride anılması söz konusu bile olamaz. Türkiye, çok sesli müzik sanatında cumhuriyetin ilk yıllarındaki temposunu bir daha yakalayamamış ise, bunda yürütülen müzik eğitim politikalarının büyük etkisi vardır.

Yalnızca bu kadarcık bir çerçeveden bakıldığında bile, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitim atağının gücü ve kapsayıcılığı ortaya çıkmaktadır.

Bugün yeniden oluşturulmaya çalışılan ve bu anlamda ciddi uğraşlar verilen çok sesli müzik kültürünün yaygınlaştırılması çabası, yalnızca bir “müzik beğeni entellektüelliği” olarak algılanmamalıdır.

Çok sesli müzik, bir beğeni değil, bir eğitimdir ve çağdaşlığın göstergesidir. Bu çağdaşlığı yakaladıktan sonra insan, yeniden geriye dönüp tek sesli müziği ile uğraşabilir de. Ancak bu dönüş bile çok daha farklı ve yararlı olacaktır.

Mandolin orkestralarının kurulduğu, ileri ülkelerde mandolin eğitiminin önemsendiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin neden melodika ve blok flüt ısrarında bulunduğu daha iyi anlaşılır.

Mandolin orkestraları konusunda dünyada en ileri ülkeler, ABD, İngiltere, İrlanda, Avusturalya, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Brezilya, Hindistan, Yunanistan ve Japonya gösterilebilir. Eğer Türkiye’de melodika ve blok flüt dönüşümü yaşanmasaydı, bu ülkeler arasında elbette Türkiye’de bulunacaktı.

Cumhuriyetin önemli kazanımlarından biriydi mandolin, ama ne yazık ki yok edildi. Mutlaka yeniden yaşatılması gerekir”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir